300₺ üzeri Ücretsiz Kargo
Hızlı Kargo Gönderimi
Güvenilir Alışveriş
1.Kitap: BANA ''SEN'' DE- Demet TÜRKMEN
Zafer her zaman en şık haliyledir. Maharet, kaybedişte bir zarafet oluşturmaktır. Öyle ki ne kadar güzel seversen, o kadar güzel kaybedersin. Şu da bir gerçek; ne kadar yükseğe çıkarsan, düşüşün o denli sert olur. Hatta ne kadar akıllı uslu davranırsan o kadar deliliğe yatarsın. En fenası da pozitif ihtimallere öyle bir bağlanırsın ki an gelip imkânsıza düştüğünde bile saf bir tebessüm ''Olacak'' dersin. Bundan da beteri gerçeği cam gibi net gördüğünde, yitirdiğin zaman için dövünürsün.
Dövünme!!!
Aynı hikayeyi bir kez daha ve gözlerin daha bir kapalı yaşayacaksın. Aynı tepeleri yine çıkacak aynı kuyulara yine düşeceksin. Kendini Sisifos gibi bir aşağı bir yukarı inip çıkarken görmekten sıkılmış, kendinin ve yaşadıklarının tam farkında olarak ilişkilerini düzeltmek ya da temizlemek isteyenlerin kitabı, şu an size bakıyor. Sevginin, aşkın, ilişkilerin, -bu- dünyasına hoş geldiniz
Sayfa Sayısı:192
2.Kitap: MEVSİM KIŞ GÜNLERDEN VEDA - - Sonay Güner: 144 sayfa Nefes alıp verdiğim şu kadar senenin sonunda anladım; fazlayız dünyaya. “Fazlayız” dediysem öyle aman aman bir sorun çıkartacak kadar değil. O kadar mühim değiliz yani.
3. Kitap: SON NEFESTE AŞK- Yılmaz Bozan
‘’ Sevdiğim, yürek yaram, yürek yarım, Özlem’im. Tenine dokunamadığım. Kokusuna ve yüzüne hasret kaldığım. Elveda ne kadar yeterli bir sözcük bilemiyorum. Ama sevgilim sana elveda diyorum. İçim yanıyor. Sakın sitem ettiğimi düşünme. Ben bu yangına minnettarım. Külleriyle bana dünyanın en güzel kokusunu taşıdığı için. Ben gidiyorum bir tanem. Seninle dolup taşan ama sana hasret yüreğimi de alarak. Sana haber vermediğim için ne olur kızma bana. Çünkü sevdiğim: ben ölümü paylaşamazdım seninle. Soluğumu, tenimi, umudumu ve her şeyimi seninle paylaşırım ama ölümü paylaşamazdım. Ben seni çok sevdim. Kimseyi sevmediğim gibi. Ve hiç kimsenin seni sevmediği gibi.’’
Sayfa Sayısı160
4. Kitap: AŞK DOĞARKEN ÖLÜR - Fahri Coşkun:“Çabuk silinsin diye ayak izlerim, yalın ayak geçtim tüm şehirleri ve denizleri….”
“Ankara hiç bu kadar güzel olmamıştı. Mevsim bahardı; keçiler yayılıyordu otlaklarda…
Ada vapurlarının biri ayrılırken Kuğulu Park İskelesi’nden bir diğeri yanaşıyordu Tunalı Caddesi Boğazı’ndan geçerek…
Güvercinler, martılar, kuğular, çimenlerin üzerine yayılmış âşıklar…
Bedava hayaller peşinde değildim.
Her şeyi ama her şeyi yeniden görebilmeyi seninle başarmıştım.
İlk kez aşkın derinliklerine bu kadar inebiliyordum.
Keşfetmem gereken daha birçok şeyi yeni keşfetmeye başlamıştım.”
Fahri Coşkun, ilk romanı “Cesaret Duvarları”nın ardından “Aşk Doğarken Ölür” ile bir yandan hayal gücünün sınırlarını zorlamaya devam ederken, bir
yandan da aşkı anlamaya ve anlamlandırmaya çalışan kahramanımızın serencamını gözler önüne seriyor.Sayfa Sayısı: 168
5.Kitap: GÜNEŞİN GÖLGESİNDE ÜŞÜYENLER- Yılmaz Bozan
Olcayto ne ''Öfkede ölü gibi ol'' diyen Mevlana'yı ne de ''Güçlü insanlar affeder'' diyen Konfüçyüs'ü dinledi. Bu büyük ustaların sözleri, onun için saçmalıktan başka bir şey değildi. Hele de Şirazi'nin ''Bir ah dünyayı altüst eder'' sözüne ifrit oluyordu. Dört yıl boyunca bir değil binlerce kez ah çekmişti. Ahları bir çakıl taşını bile yerinden oynatamamıştı...
Üzerindeki güneşe rağmen üşümeyen var mıdır? Üşümek, yalnızlık hastalığının en büyük belirtisidir. Ve yalnızlığın en beter hali; yüreğinden tutmasını umduklarının sadece elinden tutmasıdır. Milyonlarca insan gibi Olcayto da yalnızlığı ve üşüyordu. Yüreğinden tutması gereken kişinin sadece elinden tuttuğu, elinden tutması gereken kişininse...
Çağlar, büyük olayların sonucunda biter ya da başlar. Bu büyüklükte bir olay olmamasına rağmen, insanlık yeni bir çağı yaşıyor. ''Yalnızlık ve mutsuzluk çağı'' Güneşin Gölgesinde üşüyenler bu yeni çağa ışık tutmaya çalışan bir roman...
Sayfa Sayısı:192
6. Kitap: MARUF KADINLAR VE TUTSAK FİLLER-Demet TÜRKMEN
Kadınım ben, karnımda bir dünya ile yaşıyorum. Kadınım, huzursuz, tedirgin ve çıplak ayaklarımla ben gibi bir kadının karnındaki dünyadan geliyorum. Sorgusuz geldiğim bu yerden, yargılanarak gidyorum. Benim ahım tutarmış, öyle derler. Ben kadınım, ne ah ederim ne beddua. Sesimi dahi çıkarmam. Amma velakin şöyle bir daldım mı göğe, ne feri kalır gözlerin ne de soluğu çıkar olur zulmedenin. Sayfa Sayısı:144
7. Kitap: Amok Koşucusu
912 yılının Mart ayında, Napoli limanında olağan dışı bir kaza yaşanır. Ama gerçekler göründüğünden çok daha farklıdır. Gemideki yolculardan biri, talihsiz olaydan önce rastlaştığı bir doktorla uzun uzadıya sohbet edince öğrendikleri karşısında şaşkına döner. Sonrasındaysa yalnızca kendisinin bildiği hakikatlerden bahsederek olanı biteni açıklayıp sır perdesini aralar.
Hint Adaları’nda görev yapan bir doktorun hikâyesidir bu… Ve onun yardımına ihtiyacı olan zengin bir kadının… Kadın yardım ister, doktor bu talebi geri çevirir. Fakat sonra pişman olup kadının peşinden koşmaya başlar. Amansız bir amok koşusudur artık bu. Bir hezeyan, bir cinnet, bir delirme hâli… Öyle bir koşudur ki gemideki kazaya dek sürer.
Usta yazar Stefan Zweig bu büyülü hikâyesinde insanı çıldırtan ihtiraslardan, esiri olunan tutkulardan, pişmanlığın ve vicdan azabının sebep olduğu sefaletten bahsederken okuru, insanoğlunun sınırlarını sorgulamaya zorluyor. Sayfa Sayısı:80
8.Kitap: Bir Kadının Yaşamından 24 Saat
Stefan Zweig, genel olarak tüm novellalarında olduğu gibi Bir Kadının Yaşamından 24 Saat adlı eserinde de her şeyi baş karakterine, ilginç bir sohbette söyletiyor. İleri yaşlarda bir kadının; geçmişindeki bir 24 saate takılı kalışını anlatan yazar, kumarın insan hayatındaki yıkıcı etkisini vurguluyor. Ama asıl amacı her zaman olduğu gibi söylediklerinde değil, dile getirmediklerinde saklı. İngiliz asillerinin toplumsal hayattaki ikiyüzlülüklerini eleştirdiği bu eser, Zweig’ın başyapıtları arasında yerini alıyor. Sayfa Sayısı:76
9.Kitap: akıcı Sır Kitap Açıklaması
Genç, yakışıklı ve çapkın bir adam olan Baron, tatil için gittiği bir otelde zamanını renklendirecek bir kadın arayışındadır. Kısa süre içerisinde bu kadını bulan adam, amacına ulaşmak için ilk adımı onun on iki yaşındaki oğluyla ahbaplık kurarak atar. Ancak küçük oğlan Edgar, bir yetişkinin arkadaşlığına alışıp kendisini kaptırdıktan sonra, bu arkadaşlığı annesine verme korkusuyla yüz yüze gelir.
Çok geçmeden yetişkin arkadaşının niyetini sezen Edgar, annesinin içine sürüklendiği fakat kendisinin bir türlü anlayamadığı macerada, çocukluğun verdiği temiz içgüdüyle annesini korumaya çalışmaktadır. Öyle ki, büyüklerin yaşantısı bazen çocukların masum bakışıyla daha net görünmektedir.
“Zekâyı hiçbir şey tutkulu bir şüpheden fazla bileyemez, hiçbir şey olgunlaşmamış bir zekânın tüm imkânlarını karanlığa doğru giden bir yoldaki kadar geliştiremez. Bazen tek ve ince bir kapıdır; çocukları bizim gerçek kabul ettiğimiz dünyadan ayıran ve tesadüfen esen bir rüzgâr onu açıverir.”Sayfa Sayısı:88
10.Kitap: DOLPHİN VİDEO: Rıza Kıraçın Kaleme aldığı bu romanda yazar 1980'lerin Cihangirini kendi tecrübelerinden anlatıyor
Cihangir de, eski adıyla Tavuk çıkmaz, şimdiki adıyla Akyol Yokuşu'nda bir videocu, Dolphin Video. Ve burada çalışan Çeliklitepeli Civciv'le Cihangirli Cino... Sayfa Sayısı: 320
Stok Kodu | PYD20220220 |
---|---|
Barkod | 6242005812023 |
EAN | 6242005812023 |
KDV | %0 |
Kategoriler | YETİŞKİN KÜLTÜR |
Markalar | Kollektif |
Etiketler | En Sürükleyici Aşk Romanları Seti 10 Kitap |
Kullanım Durumu | Yeni |
Ürünü değerlendirmek için hesabınıza giriş yapmalısınız.
Giriş Yap